Haber

Başörtüsü Önerisi Meclis’te Tartışılıyor.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, TBMM Anayasa Komisyonu’ndaki başörtüsü teklif görüşmelerinde AKP’nin başörtüsü sorununu siyasi kullanımına ilişkin konuştu. GÜZEL Parti ile başörtüsü sorununu çözeceklerini anlatan Tezcan, “114 gün sonra siz gidersiniz. 114 gün sonra yeni hükümet gelir. O yeni hükümet de Türkiye’ye nefes aldıracak bir anayasa yapacak. millet.”

AKP, MHP, BBP ve Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un desteğiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan başörtüsüne ilişkin üç maddelik anayasa değişikliği teklifi Anayasa Komisyonu’nda görüşülüyor.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, CHP grubu adına yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“14 Mayıs seçimin eşiğindeyken dünkü açıklamalardan anlaşıldı ki, inşallah yeniden sandık milletin önüne çıkar ve halk ‘Milletin sözü yeter’ diyecektir. Türkiye’de 20 yıldır hak ve hürriyetleri yerle bir eden millet, ‘Milletin sözü yeter’ dediğinde iktidara.Seçimden 115 gün önce anayasa değişikliği konusunu getirdik.Önceki arkadaşlarım. bu sorunun nasıl ortaya çıktığını anlattı.21 yıldır iktidarda olan AK Parti 2010’da anayasa değişikliği yaptı ve halkoylamasına da gitti.2017’de bir anayasa değişikliği daha yaptı. Başörtüsü lehine giyim serbestisi veya 41. maddede yer alan ailenin korunmasına ilişkin iki madde lehine bir düzenleme yapma ihtiyacı hissetmiştir. Cumhurbaşkanı dedi ki, ‘Tanrıya şükür, onu çözdük.’ Bu sorun bitti denildi, çözüldü denildi, anayasa değişikliğinden bahsediyoruz.

Şimdi buna senin sebep olduğunu söyleyeceksin. Madem böyle bir anayasa değişikliği yapmaya karar verdik. Bu çilenin hikayesi çok anlatıldı. Açıkçası, söylenecek çok şey var. Yani bu sorunu anayasa değişikliği ile çözmek yerine, bu konuda gerçek bir görüş ayrılığı olmamasına rağmen ısrarla ve ısrarla bu sorunun hatırlatılması ve anlatılması gerekmektedir. 21 yıllık iktidar pratiğinin ardından, seçimi sandıkta kaybetme riski ve olasılığı üzerinden yeni bir siyaset mühendisliği hesabıyla gündeme geliyor. Neden getirdik? Sayın Genel Başkanımız kanun değişikliğini neden gündeme getirdi? Önce şunu hatırlayalım. AK Parti iktidarında bu sorunun çözümü için değerli adımlar atıldı. Bu adımlar için teşekkür ederiz. Türkiye’de bu sorunların yaratılması siyasetin değerli bir sorunudur. Bu, siyasetten çok, iktidar pratiğinin değerli bir sorunudur. Helal meselesine geleceğim. Helalleşme, baskı kisvesine bürünen iktidarla yüzleşmeye davettir. Hangi parti iktidarda olursa olsun, hangi dönem iktidarda olursa olsun, zulüm kisvesine bürünen iktidara karşı yeni hükümetin hoşgörü hırkasını giyeceğinin beyanıdır.

“ÇOK EKMEK YİYORSUNUZ”

Sayın Genel Başkanımızın bu sorunun analizine yaptığı katkıyı vicdan sahibi herkes bilir, kabul eder ve sunar. Özellikle öğrencilerin yükseköğretim kurumlarına girememeleri konusunda Genel Liderimiz. Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olmasının ardından 2008’den sonra 2010’da genel başkan olmasının ardından başörtülü öğrenciler yükseköğretim kurumlarına giremiyordu. YÖK Başkanı ‘İtiraz ediyorsunuz’ deyince, Sayın Başkan ‘Hayır, bir itirazımız yok’ dedi. ‘Öyleyse yarın boş bırakacağım’ diyen Özcan’dır. Hayatta. Bunun şahidi Abdullah Gül’dür. Bütün bu konularda başörtülü milletvekillerine yemin ettirilmeme konusu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülüyor. Hatırlarsınız, Sayın Genel Başkanımızın genel lider olduğu dönemden bu yana 2011, 2015 ve sonrasında CHP’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bu başörtüsü meselesine yönelik tutumunu ve olumlu tutumunu tasvip etmiyoruz. Yapamıyorsanız neden çünkü teslim olursanız polemik alanı kapanır. Buradan polemik alanı yaratmak gerekiyor. Bunu nasıl yapacaksınız, ‘Biz başörtüsü takma hakkını savunuyoruz, başörtüsünü yasaklayan parti CHP’dir’. Bundan daha fazla ekmek yedin. Malesef malesef. Maalesef bizde de bir kusur var ekmek yemenize sebep oldu. Ama ondan sonra bu işten ekmek çıkmaz. 2010 yılından bu yana gösterdik, gösteriyoruz ki bu işten ekmek yenmez. Başörtüsü sorunu bugün kanun değişikliğine, anayasa değişikliğine ihtiyaç duymadan, mevcut mevzuat dahilinde çözülmüş bir sorundur, Sayın Genel Başkanımız söyledi, biz söylüyoruz, Cumhurbaşkanı da söyledi. Faturayı gönderdikten sonra söyledi. Meral Akşener Hanım da söyledi. Siyasette bu sorunun çözüldüğüne dair bir görüş birliği var. Peki o zaman faturayı neden getirdin, bunun açıklaması gerekiyor, söylemek zorundayız.

“İFLAS EDEN BİR HÜKÜMET HAYATTA KALMAK İÇİN ESKİ KİTAPLARI İNCELEME İHTİYACI DUYDU”

Bir şeyler hazırlayalım. Buradan bir ekmek yeme beklentisi var. Kanun teklif edilmeden önce Sayın Cumhurbaşkanımızın Israr ile yaptığı konuşmalarda söylediğini çok iyi biliyoruz. Ne dedi, gidersek haklarınızı kaybedersiniz. Biz size bu hakları verdik. Allah göstermesin, AK Parti hükümeti giderse bu haklarınızı kaybedersiniz’. Şimdi AK Parti 20 yıldır böyle bir dil kullanmıyor. 20 yıl sonra kullanmaya başladı, neden gitme tehlikesini gördü. İflas etmiş bir iktidar, ayakta kalabilmek için eski defterleri canlandırma ihtiyacı hissetmiştir. Bu da yetmez, bir siyasetçinin, AK Parti Genel Başkanı’nın sözü olsa bu sadece siyasi polemiktir diyeceksiniz. Bir kampanya hazırlığı, elbette nereden. İlahiyatçılar konuşturuldu, arkadaşlar bu konuda adeta fetvalar verildi. Yani ilahiyatçılar bile sıkıntıya düşürüldü, güç gitmese de, günah olsa da, buna dayanak gösterilmek üzere sözler uyduruldu.

Sayın Genel Başkanımızın vedalaşmak üzere çıkışları ile muhafazakar kesimde duyulan ihtiyatlar, CHP konusunda var olduğu sanılan engeller çatlamaya ve yıkılmaya başladı. Yaklaşıyor, toplumun her kesimiyle kucaklaşıyor, kaygıları gideriyoruz. Hasret Hanım uzun bir tarih anlattı. Oldu mu olmadı mı? İktidardaki ortağınızın da hissesi var. Az önce bahsettiğim iki sorun, Cumhurbaşkanı’nın sözleri, ilahiyatçıların müdahalesi ve uzun süredir yaşanan bu felaketler nedeniyle AK Parti hükümetinden kalbini kırmış ama çıkış yolu bulamayanlarda endişe yaratmış durumda. henüz yürekten. Sanki gerçek mi Sanki gerçek bir iktidar değişikliği varmış gibi, bu hakları gerçekten kaybedebilir miyiz? Aslında böyle bir endişeye yer yok. Bu, siyasi ortamın sakinleşmesiyle çözülecek. Ama acelesi vardı. Sayın Genel Önder haklı olarak bu endişenin giderilmesi için gerekeni yaptı. Bir yasa önerdi. ‘Güç değişikliği konusunda endişelenmeyin’ dedi. Aslında mesele çözüldü ama siyaset kurumunun, iktidardaki siyasetin bunu hala uygun bir malzeme olarak kullanmaya çalıştığı aşikar. Bizimle ilgili bir derdin varsa bak, biz yazılı belgeyle, faturayla geliyoruz’ dedi.

“GOL GEÇİŞİ”

Bu anayasa değişikliği teklifinde 3 sayfalık ilişkiler var değil mi? Bu 3 sayfa gerekçeyi kaldırın, buraya 2 kelime yazın; ‘Gol pas’. Bu tasarının versiyonu gol atma geçişidir. Bu yasa tasarısı gol atma yasasıdır. Yani yıllardır muhalefet partisi böyle bir sorunu gündeme getirdiğinde ilk tepki, ağızdan çıkan ilk söz değerlidir. Çünkü ağızdan çıkan ilk söz kalpten çıkan ilk sözdür. İçinizdeki ilk kelimedir. Sayın Başkan… Böyle bir sorun gündeme geldiğinde ilk tepkiyi beklerdim. Kanun teklifinde bulundunuz ama eksik verdiniz, düzeltelim. Gol pas demek bu sıkıntı benim için oyun alanı demek. Her iki kelime de futbol oyunundan alınmıştır. Bu benim için bir hak meselesi değil, bu bir oyun meselesi. Gole pas derken, bu bir oyun, bir rekabet alanı, ‘Ben bu ekmeği 20 yıldır yerim, size bu ekmeği yedirmem, şimdi el kaldıralım’…

“KEŞKE GİTMEYİZ”

2008’de Anayasa Mahkemesi’ne gittik. Anayasa Mahkemesi iptal etti. Keşke gitmeseydik. devamı var mı Gitmenin ötesinde hak etmediğiniz bu tavırla size 12 yıl daha güç verdik. Ne yazık ki. Kullandığınız ve karşı çıktığınız bu mağduriyet yüzünden. Rahatsızlık nerede, artık bu malzemeyi vermiyoruz. Başka bir resim için huzursuzsun.

“HELALİZASYONUN ÖZÜ BUDUR”

Hak sorunları siyasete alet edilmesin diye siyasi ortam yaratıyoruz. Tasarı bunun ortasında bir basamak, dilimiz bunun merkezinde bir basamak, helal de bunun ortasında bir basamaktır. Diğer faturadan rahatsız olduğunuz gibi bu faturadan da rahatsız oldunuz. Bir samimiyet tartışması hızla başladı. Sayın Genel Önder vedalaşır etmez. Bu faturadan korktuğunuz gibi bu dertten kurtulmaktan, helalleşme derdinden de korkuyorsunuz. Helalleşme CHP’nin şahsi sıkıntısının ötesindedir. Yıllardır iktidar elbisesini giyen, iktidara geldikten sonra maalesef zulmün hırkasını giyiyor. Böyle bir gelenek var. Artık o zulmün zulmü, kudret kisvesi ile birlikte üzerinizde. Artık helal, kimin döneminde ve hangi devirde olursa olsun, iktidar hırkasını giyenlerin, zulmün hırkasını değil, hoşgörünün hırkasını giymenin, daha önce yapılanları zulmün hırkasıyla karşılamanın yoludur. Bu vedalaşmanın özüdür.

“ORBAN İZLENİMİ TAKTİKTİR. SİZİ KURTARMAZ”

Çözülmesi gereken bir sorun var. 41. madde nedir? 70 yıldır devam eden hikaye 41. maddedeki hikaye değil. Bir erkekle bir kadının evlenememesi sorun değil. Aslında ilişkinin 3 sayfasının yüzde 90’ı 24. elementle ilgili. Küçük bir paragraf 41. Madde ile ilgili. Hikayeler anlatıldı. Daha sonra açıklanacaktır. Bu hikâyelerde hep başörtüsü meselesi vardır. Gündem böyle, tartışma böyle başladı. Fatura böyle geldi. 41. nokta neden, neden kuyruk, neden kuyruk takıldı? Çok iyi biliyorsun. Milletimiz çok iyi biliyor. Gol atmak için. Geçiş izni verdin. 24 kişi olursa takviye vereceksiniz, burayı başka bir tartışma alanına çevirelim ve yeni bir kuyruk takalım. Son zamanlarda bir emülasyon da var. Bu, Macaristan’dan ilham alan bir seçim kampanyasına hazırlandığınız anlamına gelir. Yani Orban taklidi, taktiği var. Macaristan’da, popülist otoriter cumhurbaşkanı orada çöktüğü anda kurtuluşunu ona tutunmakta buldu. Burada da sandıkları yan yana koyuyoruz, referandum sandıkları, buradaki çöküşümüzden sağ çıkar mıyız diye Orban taklidi taktik. Seni kurtaramayacak.

Bu sorunu çözmek istemiyorsunuz. Bu yeri arıyorsunuz, size vermeyeceğiz.

“İYİ BİR PARTİ İLE BAŞARIYORUZ… 114 GÜN SONRA MÜSAİT DEĞİLSİNİZ”

Bir fırsat geldi. Bu sorunun siyasi tarzını değiştirmediğiniz sürece burada anayasaları, bunları, bunları değiştirerek hiçbir şeyi çözmeniz mümkün değil. Başörtüsü yasağına karşıyız. Giyim yasağına karşıyız. Kişilerin başörtüsü takıp takmamasına göre derecelendirilmesine, numaralandırılmasına ve konumlarının belirlenmesine karşıyız. Kanaatimizce anayasa değişikliğine gerek yok ama endişe varsa, bu gerçekten bir futbol maçı olarak görülmüyorsa 24. madde üzerinden tartışma başladı mı? 24. maddeyi çözüyoruz UYGUN Parti ile bir araya geliyoruz teklifiniz üzerine teklif yapıyoruz. Gelin herkesi kucaklayacak, ayrımcılık yapmayacak, kanun teklifimizin yapmadığını biz yapacağız. 41. madde konusuna gelince, böylesine önemli bir konuyu gündemde yokken seçim malzemesi haline getirmenize, bu konuda Türkiye’de olmayan yeni çatışma alanları ve yaralar açmanıza malzeme olamayız. toplum. Böyle bir düşüncen varsa zaten gidersin. 114 gün sonra gittin. Türkiye’de 114 gün sonra yeni hükümet gelecek. O yeni hükümet de Türkiye’ye nefes aldıracak bir anayasa yapacak. halkla birlikte.”

habersinanpasa.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu